Locked In evinin daha önce Hotel oyununa gidip yaşadığımız ufak tefek sorunları dert etmeyip, o sıralarda da yapacak daha iyi bir işimiz olmadığından daha iyi olduğu söylenen The Police Station'a girdik. Evin kapısında bizi karşılayan oyun yöneticimizin oyuna girmeden önce "umarım bir aksaklık yaşamazsınız" deyişinden bu oyunda terslikler yaşama ihtimalimiz olduğuna hazırlanmıştım ama böylesine bir hayal kırıklığı beklemiyordum. :(
Öncelikle şunu belirteyim: Oyun iyi yönetim, tasarım ile fena olmayan bulmacaları sayesinde iyi olabilecek bir oyun. Ancak Locked In evlerinin kuralı gereği
1) Sizi hiçbir yöntemle duyamayan, sadece kameradan izleyebilen bir oyun yöneticiniz var. Mantık da kameraya el salladığınızda ipucu vermesi üzerine kurulmuş. Ancak oyun meraklılarının tahmin edebilecekleri gibi yöneticiyle her zaman ipucu istemek için iletişim kurmak gerekmiyor. (Mesela sonucunu bulduğunuz bir bulmacayı alengirli bir kilide girerken sorunun kilit kullanımınızda mı yoksa bulduğunuz rakamda mı olduğunu yönetici ile karşılıklı konuşmayı sağlamadan teyid etme şansınız yok.) Bunun güzel bir örneğini altta yaşadığımız sorunla vereceğim.
2) Birden fazla film gösteren sinema salonu şeklinde aynı anda iki oyunun birden oynandığı (ve hatta iki oyundaki seslerin birbirlerine çok rahat gittiği) bir evde oynuyorsunuz. İşin daha da kötüsü, o 2 oyunu da o sizi duyma şansı olmayan aynı yönetici izliyor. Bir grubu yolcu ederken, fotoğraflarını çekerken de sizi kameradan takip edebilme şansı yok. O sırada siz istediğiniz kadar ipucu ya da soru sormak için kameraya el sallayın, zıplayın hoplayın. Nafile... :( (Buna da biz yolcu edilirken duvarları yumruklayan ve "başkan" diye bağıran diğer oyundaki insanların sayesinde tanık olduk.)
Bizim yaşadığımız mutsuz tecrübe: Kameranın görüş alanı dışında, duvara sabit bir mekanizmayı yanlışlıkla açmışız. -şız diyorum çünkü biz bunu yanlışlıkla açtığımızı bilmiyorduk. Oyun yöneticimiz bunu diğer grubu yolcu ederken farketmedi. 3-4 bulmaca atlayıp oyunun sürekliliğini kırdığımız için de dakikalarca aptalca debelendik durduk. Sonunda ipucu istediğimizde zaten çözdüğümüz alakasız yerlere yönlendirildik. Arada "Ya acaba biz bunu erken mi açtık?" diye düşündük ama cihazı duvardan söküp yöneticiye göstermek gibi bir şansımız olmadığından ve yaptığımız pandomimlerle de derdimizi anlatmakta zorlandığımızdan yine yanlış yerlere sürüklendik. Sonunda nihayet derdimizi anlattık ve şükür çıktık evden bir şekilde. (Oyunun kalanında da birkaç ufak değişiklik ile çok daha iyi yönlendirmeler yapılıp düzeltilebilecekken, anlamsızca debelenmelere sebep olan birkaç bulmaca daha tadımızı iyice kaçırdı.)
Elbette homurtumuzu tahmin edebilirsiniz. Evin bu karşılıklı sesli iletişememe haline ne kadar eleştiri yapsak ve yaşadıklarımızın cuk oturduğunu anlatsak da Locked In'in tanımadığımız sahiplerinin bu yöntemin sonuna kadar arkasında olduklarını öğrendik. Maksat oyuna daha iyi kaptırmamızmış. (Evet, yan oyundakilerin çığlıklarını duyarak oynarken, çok iyi kaptırılıyor. :P )
Benim için kötü bir işletme olduğunu düşündüğüm Locked In'in tek takdir ettiğim tarafı çok iyi çalışanlar bulmuş oluşuydu. Ama bu elbette bu evin oyunlarına gözü kapalı gitmenizi önermemi sağlayamıyor. Mümkün olduğunca etrafından dolaşın, çok zorunda kalmadıkça kapısından girmeyin. Oyun evi işini başarısız bir sisteme oturtabilmiş ve sürümden kazanan bir işletme var karşınızda. "Ne tutuyor?", "Hah tamam ondan yapalım" kafası ile bir şeyler yapılır yapılmasına; ama iyi oyun peşinde bir grubu memnun etmesi mümkün değil. Kameraya el sallayıp pandomim yapma değişmedikce, oyun yöneticisi oyuna girmek zorunda kaldıkça mümkün değil. Sadece dekora, bulmacaya değil oyunun işleyişine, akıcılığına ve bakımına da kafa yorulmalı, yatırım yapılmalı.